22 Şubat 2014 Cumartesi

HEDİYE


Bugün benim bayram günüm,
Fakat ablama küskünüm
Gelip demeliydi: - Şermin,
Bir yaş daha aldın, sevin;
Bakınız, ben değil, ablam,
Yabancı olsa duramam
Kardeşçe, dostça, insanca
Hatırını sormayınca

Lakin şu cici şey de ne?
Oo. oo! "Sevgili Şermin'e".
Bir hediye... Ne de güzel!
Mutlak Şehper'dendir... Oh, gel,
Cici şey, gel kucağıma,
Sürün biraz dudağıma!
Ablam da böyle bir kutu
Veriverse ne olurdu?

Benim melek Şehper'ciğim!..
Fakat acele etmeyim,
Hakikaten bu ondan mı?
Boşuna yerdim ablamı;
İçim ne kadar aldanmış.
Zaten Şermin'in bayramı
Şehper'in umurunda mı!

Beni ablam sever ancak
Böyle başka kim anacak?
Melek ablacığım benim;
Sen benimsin, ben seninim!

-TEVFİK FİKRET-

8 Şubat 2014 Cumartesi

BİZ UMUDUMUZU YİTİRDİK

bu dünyada bir hüzün vardı hiç anlayamadığım
neden diye soruyordum arkadaşlarıma bazen
gözlerindeki o acı anlatıyordu sebebini
"çünkü biz kimsesizdik"
gözlerine baktığım herkes bunu fısıldıyordu kulağıma sanki
belliydi yetim oluşumuz aslında
sevinç çığlıkları yerine ağlamaklı sesler duyulurdu bayramlarda
gözlerdeki sevinç parıltıları gitmişti
dudaklarındaki tebessüm zaten yoktu
kolumuz kanadımız kırıktı bizim
ve acı içinde kıvranırdı kalbimiz
susardık hep
konuşunca ne olacaktı ki
kelimelerimiz derdimizi anlatmaya yetecek miydi
sorulan sorulara kim cevap verecekti peki

ağlayamazdık biz
ağlayınca bizi teselli edecek tek bir insan bulunmazdı çünkü
susun başımız ağrıyor derlerdi
biz de susardık çaresizce
içimize akıtırdık gözyaşlarımızı
bir kor olup yakardı içimizi sanki

bizi hiçlik içine terk etmişlerdi
bir daha da geri dönmemişlerdi
ama biz bekledik
bir ömür boyu gelip bizi almalarını bekledik
yaralarımıza merhem olmalarını bekledik
ağlayınca bizi teselli etmelerini bekledik belki
konuşunca bizi dinlemelerini bekledik
dizine yatabileceğimiz annelerimizi bekledik biz
boynuna sarılabileceğimiz babalarımızı bekledik
sadece bir umutla bekledik
ama bitti BİZ UMUDUMUZU YİTİRDİK
ipler elimde değil zaten
itiraz etmek için erken
nasıl ayrılırım dünyadan 
dünyayı çok severken

evet neler gördüm hayatım boyu

evet neler gördüm hayatım boyu
bir bebek...
bir de ölü...
o sert toprak...
o tüyden yatak...
her şey buraya kadar...
bunları gördüm belki
acı gördüm en basitinden
ama yemeğe katılan acıdan değildi benim tattığım
duyduğum ses rahatlatıcı bir melodi değildi
tiz bir çığlıktı duyduğum
içtiğim beni iyileştirecek bir panzehir değildi
beni öldürecek bir zehirdi içtiğim
kalbim...
onu en son gördüğümde paramparçaydı heralde
vucudum
o ağır yükler altında ezilmişti en son gördüğümde
beynim
bu zamana kadar nasıl dayandın ki
ne alıkoydu seni ,kendini salıvermekten
ah ben
niye burdasın
geçmişte kalıp saklanman gerekiyordu senin
hala geçmişteki hatalarına üzülmen gerekiyordu
yas tutman gülmeyi yasaklaman lazımdı
niye burdasın?
nefretini de bıraktın mı geçmişinde
intikamdan vaz mı geçtin yoksa
içtiğin zehirler peki?
onları sindirebildin mi?
kulakları sağır eden çığlıklar...
senin çığlıkların değil miydi?
ahh o öfkeni nasıl dindirebildin
herkesin yüzüne tükürecektin hani
insanlık sizden nefret ediyorum, diyecektin
en son dost olduğumuzda yakınıyorduk niye böyle diye
eski fikirlerini savunmayacak mısın?
arkasından durmayacak mısın ürettiğin savların
ne kadar da değişmişsin
belki de barıştın sen kendinle
ama ben barışamadım hala senle